Yetim Kalacak Küçük Şeyler
Sevgili okur, hiçbir ‘an’ının yetim kalmaması dileğiyle…
Oya Baydar, yeni kitabı Yetim Kalacak Küçük Şeyler’de arkamızı dönüp giderek haksızlık edeceğimiz o küçük ve güzel anlara dokunuyor. Kendi hayat öyküsünden yola çıkarak kaleme aldığı bu otobiyografik roman, çok geçmeden kendi iç hesaplaşmamıza dönüşüyor!
Oya Baydar, yine unutulmayacak incelikte bir metin sunuyor okuruna; olaylarla değil anlık duygularla anlatılan bir yaşamöyküsü, bir çeşit otobiyografik roman bu. Öyle anlar vardır ki, bir bakış, bir ses, bir mimik; insana, dünyaya, yaşamanın eşsiz güzelliğine ya da derin kederine dair çok şey anlatır. O ânın duygusunu sadece biz biliriz, biz hissederiz. O anlar yalnızca bizimle vardır.
Yetim Kalacak Küçük Şeyler’de Oya Baydar o anları derliyor; yetim kalmasınlar, başkalarında yaşasınlar diye… Çünkü, “An gelir, gitme vaktidir.”
“Yazmak, insanın var olma çırpınışından başka nedir ki zaten!”
Kitabın başında biyografik anlatısını kaleme alış sebeplerini sıralayan Oya Baydar, bir kaç satır içinde çok anlamlı ve vurucu bir iç döküşte bulunuyor:
“Biyografiler kişinin yaşadıklarını anlatır; insan hep eksik kalır. Otobiyografiler mâsumca yalan söyler; çünkü insan en çok kendini sever. Yaşadıklarımız değil, yaşadıklarımızın anlık duygusudur gerçek “ben”. Ânın duygusunda yalan, riya, çarpıtma yoktur: Sevinçtir, kederdir, coşkudur, tutkudur, korkudur, utançtır, kindir, ihanettir, intikamdır; zaferin sarhoşluğu, yenilginin ezikliği, hazzın doyumu, yitirmenin pişmanlığıdır. Ömür boyu yaşanan, biriktirilen yüzbinlerce, milyonlarca ânın toplamıdır insan. O anların duygusunu kişinin kendinden başka kimse bilemez. Anlar kişinin mahremidir, riya bilmez bir aynanın karşısında çırılçıplak kendisidir. Kişi göçüp giderken o küçük şeyler de hiçliğe karışır, yitip gider. Gün gelip vaktin daraldığını hissettiğinizde anlarınız yok olmasın, bilinmez boşluğun bir yerlerinde yaşasın istersiniz. Sizi siz yapan o küçük şeyler yetim kalmasın diye oturup yazmaya başlarsınız.
Yazmak, insanın var olma çırpınışından başka nedir ki zaten!”
Oya Baydar
Ekim 2014